Yunanistan Gezisi-2. ve 3.gün
[kad_youtube url=”https://www.youtube.com/watch?v=–KIM_KUriw” width=420 height=200 maxwidth=420 ]
Yunanistan gezimizin ikinci gününde ise Kalambaka ve Pire’ye gittik. Kalambaka bize kasabayı anımsattı çünkü oldukça küçük, sessiz sakin ve şirin bir yerdi. Buradan sonra otobüsle Meteora doğru yol aldık. Meteor UNESCO’nun dünya kültür mirası listesinde yer alan yerlerden biri. Bu yol süresince bize heybetli kayalar eşlik etti. Biz kayaları yapı olarak peribacalarına benzettik ancak buradaki kayalar peribacalarındakinden daha büyük ve yüksekti.
Buradaki manastıra giriş 2,00 Euro ve girişte kadınlar kendilerine verilen etekliği mutlaka giymek zorunda.
Kalambaka ve Meteora gezimizin ardından bir zamanlar Osmanlı gemilerinin durduğu “Paşalimanı” adlı limanı barındıran Pire’ye gittik.
Pire’de geç saatlerde deniz kenarındaki bütün lokanta ve restoranlar açıktı. Burada bi şeyler yedikten sonra kendimizi yorgunluktan otele zor atabildik. Ayrıca burada size deniz kıyısında oturup balık yemenizi önerebiliriz.
Ve 3.günümüzde Atina’ya gittik. Kalabalığı, karmaşık trafiği, yoğun gece hayatı ve yemekleriyle Atina ülkemizle baya bir benzerlik taşıyor diyebiliriz. Burada kahvaltı yaptıktan sonra otobüsümüze binip Acropolis’in yolunu tuttuk.
9 tepeden birinin üstüne kurulmuş olan Acropol (Acropolis). Tüm heybetiyle karşımızda duran Acropol’e çıkmadan önce, Acropol manzaralı bir kafede bu eşsiz manzarayı solumak gerek. :)
Acropol eski antik şehrin tam merkezi. M.Ö. 3000 yılında insanlar daimi ikametgah aradıklarında tepelerin yüksek yerlerini seçmiş ve acropolleri inşa etmişler. Çünkü Acropoller etraflarını çeviren surlarla o dönemlerdeki saldırılara karşı tam korunaklı alanlar. O dönemde yalnızca kral ve aristokratlar buralarda yaşıyormuş. Ancak saldırı olduğunda Acropol dışındaki köylüler ve çiftçiler içeriye alınıyor ve yiyecek, içecek gereksinimleri karşılanarak burada alıkoyuluyorlarmış. M.Ö.1200 lü yıllarda krallık sona erip aristokratik rejim başladığında Acropoller ibadet ve kültür merkezi haline gelmiş. Tüm önemli şahıslar bu kez buradan taşınarak Acropol dışındaki alanlara yerleşmişler. Böylece Atina önemli bir şehir haline gelmiş.
Burayı da gezdikten sonra yemek yemek için bir yerlere gittik. Yemekler bizim damak tadımıza oldukça yakın. Meze kültürü çok benzer. Deniz ürünleri , salata ve kebap çeşitlerini de deneyebilirsiniz. Ancak tatlı seçenekleri pek fazla değil. Ve artık dönme vaktimiz yaklaştığı için biz Atina’dan yola çıktık. Kısa ama çok güzel ve dolu dolu geçen Yunanistan gezimizin sonuna gelmiştik. Biz gezdiğimiz yerleri çok beğendik bir daha ne zaman gideriz bilinmez ancak arayı çok uzun tutmayacağımız kesin :)