Seattle Ruhu
[kad_youtube url=”https://www.youtube.com/watch?v=SamGLuOvVno” width=420 height=200 maxwidth=420 ]
Soguk bir Chicago sabahi Seattle Sea-Tac havalimanina indigimizde termometre neredeyse 25 dereceyi gosteriyordu. Chicago’nun sogugundan, Seatle’in insanin kanini isitan sicagini nihayet hissetmistik. -15 lerden 25 dereceye cikan bir sicakla Seattle Tacoma International Airport’a dort saat suren bir yolculukla nihayet varmistik. Yilin hangi ayi ve mevsimi olursa olsun Seattle size her zaman ilik ve cogunlukla yagisli havasiyla karsiliyormus. Fakat, Seattle bize kaldigimiz dort gun boyunca gunesli havasiyla ev sahipligi yapti. O meshur Seattle yagmuruna hic denk gelmedik. Bir an once sehire gitmek icin sabirsizlaniyorduk.
Havalimanindan inince sehire gitmek oldukca basit. Sehir merkezi ve havalimani arasi sadece yarim saat. Sehir merkezine taksiyle de ulasabilirsiniz fakat bu yaklasik 50 dolar civari tutuyor. Bunun yaninda sadece 3 dolara alabileceginiz metro bileti ile de sehire ayni dakikada varabilirsiniz. Taksi ile seyahat etmek eger kalabalik bir grupsaniz daha hesapli olabiliyor ayrica sehirin o guzel siluetini de gorme firsati yakaliyorsunuz. Biz kalabalik bir grup oldugumuz icin ve Seattle da ilk gunumuz oldugu icin taksi ile gitmeyi tercih ettik ve sehire gidene kadar da harika sehir siluetini, Pasifik okyanusunu gorme sansini yakaladik.
Seattle sehir merkezinde konaklayabileceginiz bir cok otel var. Seattle Shereton, Grand Hyatt Seattle, Alexis Hotel, Mariott Waterfront bunlardan bir kaci. Fakat biz Hotel Max’ te kalmayi tercih ettik. Rezervasyonumuzu cok onceden yaptigimiz icin de cok uyguna kaldik. Hotel Max, Shereton ve Mariott gibi buyuk otellerle yarisabilecek kadar kaliteli ve 4 yildizli bir otel. Ayrica, sehir merkezinin gobeginde yer alip. Space Needle’a yuruyerek sadece 10 dakika uzaklikta. Otelin alisilmisin disindaki ic mekan mimarisi, kapilarinin her birinin farkli resimlerden olusmasi, ve cana yakin kendilerine haz giyim tarzi olan harika calisanlariyla Hotel Max Seattle’a gitmeyi dusunenler icin harika bir konaklama yeri. Ucretsiz wi-fi’nin yani sira, kompliman olarak her sabah kahve ve her aksam kok birasi hizmetleri var. “Seattle does not settle” t-shirtleriyle de calisanlara hayranlik duymamak elde degil. Modern ic dekoru ve giristeki sicacik icinizi ve mekani isitan sominesiyle Hotel Max gonlumuzu fazasiyla fethediyor.
Seattle sehir merkezi bir cok alisveris magazalari ve inanilmaz coffee shop’lari ile gununuzu gecirebileceginiz harika bir yer. Seattle’a gitmisken meshur kahvesinden icmeden olmaz diye dusunenlerdenseniz, Seattle da ilk kahvenizi Seattle Coffee Works’te icmenizi oneririz. Enfes bir kahve ile gune basladiktan sonra tam karsisinda duran meshur Pine ve Pike caddelerinde bulunan Public Market Center’e girmek kacinilmaz bir son. Seattle sehir merkezi’nin hemen hemen merkezinde yer alan Public Market Center taze sebze, meyve, rengarenk lale ve cicekler, hediyelik esya, taze balik ve akliniza gelemeyecek kadar yemek cesitliligi olan bir pazar yeri.
Burada turlarken bizim pazarlarimizda gormeye alisik oldugumuz musteriye sebze meyve denetilmesi cok da yabancilikla kasilamayacagimiz bir sey oluyor. Seattle elmalari ile unlu oldugu icin adim basi manavlarda sizlere elma ikram eden guler yuzlu isletme sahipleri her an karsiniza cikabiliyor.
Turistlerin her daim dikkatini ceken Public Market Center da aradiginiz herseyi bulabilirsiniz. Ilk orjinal Starbucks da burada yer aliyor. Ayrica binbir cesit taze peynir cesitlerini bulup yiyebileceginiz cok eski bir aile isletmesi olan Beecher’s da burada yer aliyor. Taze peynir yapimini da izleyebiliyorsunuz. Buradan alacaginiz guzel bir peynirli tost ve Seattle Coffee Works’dan alacaginiz guzel bir kahve gune baslamak icin ayri bir secenek. Beecher’s dan sonra oglen yemegi yiyebileceginiz ayri bir yer de Fransiz mamulleri satan La Panier olabilir. Enfes macaronlari, Fransiz bagetleri ve binbir cesit tatlilariyla oglen duraklarimiz arasinda vazgecemedigimiz yerlerden biri oldu.
Cok buyuk bir yer olan Public Market Center ‘i gezerken Ellenos’dan alacaginiz (binbir cesit ile sunulan) yogurt eglenceli gezinize ayri bir lezzet katacaktir. Mango’dan, karamel’e, cheesecake’den, karaduta kadar akliniza gelebilecek her tarzda yogurdu bulabilirsiniz.
Pike Place ya da diger adi ile Public Market Center koskoca bir gununuzu aliyor. Hatta buraya ikinci bir gun de ayirabilirsiniz. Burada gecireceginiz zaman dilimi icin de surekli acikacaginiz icin Three Sisters Bakery’de mola verip, enfes pogacalari ve unlu kurabiyeleri denemenizi siddetle oneririz. Polonyali uc kiz kardesin baslattigi kucuk ve cok salas olan bu isletme, her daim tapteze ve simsicak pogaca ve unlu kurabiyeleri ile gonullerimizi feth etti bile.
Public Market Center’ daki son duragimiz meshur “gum street (sakiz caddesi)” oluyor. Duvarlar insanlarin ustuste yapistirdigi binbir cesit sakizlardan olusuyor. Yolda yururken her ne kadar sicak havada ayakkabinizin altina yapisan sakizlar olsa da Gum Street, Seattle’ da gorulmesi gereken yerlerin basinda geliyor.
Yorucu bir gunun ardindan dinlenip ikinci gunluk maratonumuza Irlanda kahvaltisi olan Crumpet ile basladik. Pike Street de bulabileceginiz The Crumpet Shop size enfes ve daha once hic tatmadiginiz bir Irlanda kahvaltisi sunuyor. Tabii ki soz konusu Irlanda olunca kahvaltida kahve degil, cay icmeyi tercih ediyoruz. Enfes caylar esligine yedigimiz Crumpet’lerden sonra, gunumuzu Seattle Underground City Tour’ a ayiriyoruz. Seattle’ a geldiginizde sehrin tarihiyle ve meshur Seattle yangini ile ilgili bir cok bilgi alabilceginiz, kullerden arda kalan eski sehri yerin altina inip korkarak fakat bir o kadar da hayranlikla izleyebileceginiz Underground City Tour, Seattle a gelip de yapilmasi gereken bir sehir turu. Yaklasik 1.5 saat kadar suruyor ve sehrin tarihi ve buyuk Seattle yangini ile ilgili bir cok bilgi ogreniyorsunuz. Eski ve kullerden kalan bir sehirden, harika bir modern sehrin nasil kuruldugunu dinlerken hayranligimizi gizleyemedik.
Ucuncu ve son gunumuzu Washington Universitesi ve Space Needl’e ayiriyoruz. Space Needle tam bir gun alabilecek kadar buyuk bir yer. Space Needle ‘a gittiginizde daha onceden biletlerinizi almadiysaniz, uzun bir kuyruga hazir olun. Biz yaklasik 2 saat beklemek zorunda kaldik tepeye cikmak icin. Space Needle’a ciktiginizda nefes kesen guzelligi ile tum sehir ve pasifik okyanusunu ayaklarinizin altina almis oluyorsunuz. Burada istediginiz kadar zaman gecirebilirsiniz. Bizim zamanimiz kisitli oldugu icin yaklasik bir saat kadar kaldiktan sonra Washington Universitesi kampusune gitmek icin yola cikiyoruz. Sehire yalniz yarim saat uzaklikta olan kampus guzelligi ile bizi kendine hayran birakiyor. Cherry Blossom zamanini yakalayabildigimiz icin, kampusun en guzel zamanini gormus oluyoruz. 1861 yilinda kurulmus olan universite, tarihi binalari, ve kutuphaneleri ile bizleri kendine hayran birakiyor.
Bizler icin donus vakti yaklastigindan dolayi, kampuse veda edip tekrar havalimanina gitmek icin yola cikiyoruz. Seattle’ da gecirdigimiz yorucu fakat harika bir sehir turunun ardindan da sehir karsisinda hayranligimizi gizleyemiyoruz. Uzgun bir sekilde harika havaya ve Seattle’a veda edip tekrar Chicago’ya ve soguga gitmek uzere yola cikiyoruz.