.La Tour Eiffel

Kuşkusuz Paris hatta Fransa diyince akla ilk gelen yapı Eyfel kulesi, yüzlerce fotoğraf karesinde bambaşka açıdan çekilmiş fotoğrafları sayesinde gitmeden bu yapıya hepimiz aşinayız.

324 metre uzunluğundaki bu yapı Paris Fuarı’nın kapısı olarak geçici olarak tasarlansa da 1889 yılından bu yana şehrin en gözde mekanı.

Bizim gibi churros eşliğinde eyfeli izleyip etrafı gezebilir ya da orta kata 11 euro, en üst kata 17 euro karşılığında çıkarak manzara karşısında bir kez daha büyülenebilirsiniz.

1.katta cam bir zemin, hediyelik eşya dükkanı ve  Restaurant 58 Tour Eiffel adında bir restoran var iken ikinci katta “Restaurant Le Jule Verne” adında bir restoran ve bir hediyelik eşya dükkanı daha bulunuyor üçüncü kat yani zirvede ise bir şampanya barı yer alıyor.

Kuleye çıkmak güzel bir alternatif olsa da Seine Nehri kıyısına ve Tracadero bahçelerine yayılıp manzara eşliğinde bir şeyler içmekte bir o kadar keyifli, bizim tercihimiz bu sefer ikincisi oldu.
Paris’i gezerken buraya bir defa gelmeyeceğinize eminim, gecesi ve gündüzünü ayrı ayrı görmekte fayda var diyebilirim.

Avenue des Champs-Elysées

Nam-ı diğer; Şanzelize olarak adlandırılan bu cadde yaklaşık 2 km uzunluğunda içerisinde çok ünlü markaları,restoran ve cafeleri aynı zamanda otomotiv firmalarının prestij mağazalarını da içinde barındırıyor.

O çok ünlü Lido Show da bu caddede, adını sıkça duyduğunuz Ladurée’de.

Şanzelize çok turistik bir cadde olsa da gelmişken görmeden gitmek olmayacak yerlerden,yürümesi keyifli ve zaman zaman sokak şovlarına da rastlayabileceğiniz hareketli bir bölge.

Arc de Triomphe’den Concorde meydanına ilerlerken buraya da uğramayı düşünebilir ya da 1. hattan Franklin D. Roosevelt ve Champs Elysees duraklarından bu caddeye ulaşabilirsiniz.

Louvre Müzesi

Paris’in ve dünyanın en önemli müzelerinden olan Louvre  Fransa’nın ilk müzesi olarak tarihteki yerini alıyor.

Müze Leonardo Da Vinci’nin Mona Lisa tablosuyla ünlü ve bu ün online rezervasyon yaptırmadıysanız size saatlerce sıra bekletiyor.

Uzun uğraşlar sonucu içeri girdiğinizde Mona Lisa ile baş başa kalacağınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

Evet kocaman bir kalabalık gördünüz,  Voilà! Mona Lisa işte burada.

Bu eserin dışında ünlü ressam Eugène Delacroix’nin ‘La Liberté guidant le peuple’ (Halka yol gösteren özgürlük) en çok ziyaret edilen eserler arasında.

Müzeyi gezmek neredeyse bir gününüzü alacağı için vaktiniz yoksa müze dışında vakit geçirmeyi tercih edebilirsiniz.

Ulaşım için 1 ve 7 numaralı metro ile “Palais Royal-Musée du Louvre” durağında inebilirsiniz. Ekim ve Mart ayları arasında her ayın ilk pazar günü müze ücretsiz aklınızda bulunsun.

Ayrıca müze yakınlarına gelmişken  uygun fiyatlı kozmetik ürünleri bulabileceğiniz Benlux mağazasına göz atmak isteyebilirsiniz.

Jardin du Palais Royal

Kraliyet sarayı olarak inşa edilmiş bu yapı Louvre müzesine doğru yürürken karşınıza çıkabilecek bir konumda bulunuyor.

Sarayın iç kısmı ziyarete açık olmasa da dış bölümü etkileyici ve görülmeye değer. Ayrıca ziyaretler ücretsiz.

Tarihi bir avluya doğru yürürken Palais Royal ile karşılaşmıştık. Bünyesinde bir tiyatro barındırdığını biliyorduk ama bir çekimle karşılaşmayı beklemiyorduk.

Bizim ziyaretimiz sırasında çekim dolayısıyla bir kısmı ziyarete kapalı olsa da kamera arkasını izlemek ilgi çekiciydi.

Paris o kadar dolu bir şehir ki her gördüğünüz kapıdan, her bulduğunuz sokaktan ileri doğru adımlamak bir sürprize yolculuk.