“Arabadan İn Bisiklete Bin” Bisikletli Baba Röportajı
Hayatının büyük bölümünü bisiklet ile gezmeye adamış bir baba ve 14 aylık bebeği Çınar’ın hikayesi. Bisikletli Baba ‘ya ilgisinden dolayı teşekkür ederiz. Keyifle okuyunuz :)
– Öncelikle hoş geldiniz, Bisikletli Baba (Ahmet Çam) kimdir biraz kendinizden bahseder misiniz ?
Merhabalar, ismim Ahmet. 35 yaşındayım, evli ve 1 çocuk babasıyım. Özel bir şirketin İhracat ve Basın Yayın-Halkla İlişkiler Departmanlarında görev yapmaktayım. İzmir Karşıyaka’ da yaşıyorum. Uzun yıllar motosiklet kullandıktan sonra bebeğimizin doğması ile birlikte motor defterini kapayıp, bisiklete verdiğim aradan sonra 3 yıldır tekrar bisiklet üzerindeyim. Sanırım 2 teker sevdasından vazgeçemeyenlerdenim.
– Bisikletli Baba fikri nasıl ortaya çıktı ?
Bisikletli baba, benim ve 14 aylık bebeğim Çınar’ ın hikayesi aslında…
Yakın zamanda bisikletimin arkasına taktığım bebek koltuğu ile onu hem eğlendirmek hem de bisikletli ortamlara alışması sağlamak amacım. Kullanmakta olduğum kişisel Instagram hesabımı, bebeğim ile birlikte yapacağımız aktiviteleri paylaştığım bir mecraya dönüştürmeye karar verdim.
Baba olmadan önce özellikle İzmir’ de çeşitli bisiklet grupları ile birçok tura katılmış, birçok etkinlikte yer almış birisi iken bebeğimizin doğumundan itibaren bunların bir çoğuna ara vermek durumunda kalmıştım, Çınar büyüdükçe bu ara sayısı düşmeye, tekrar kaldığım yerden devam etmeye başlayabildim.
– Seyahat etmek için ne tür bisiklet ve hangi marka bisikleti önerirsiniz ? Sizin kullandığınız bisikletin özellikleri nelerdir ?
Bisiklet seçimi için birden çok kriter olabilir ancak bana göre 2 temel madde var. Birincisi bütçenizi belirlemek, ikinci ise ihtiyacınıza uygun (kullanacağınız yola, amaca göre) bisikleti seçmek. Örneğin sürdüğünüz güzergah düz asfalt ise, yolda en ufak aksiyon yoksa bu yolda bir MTB (dağ bisikleti) kullanmanız gereksiz ağırlıktır ve sizi yorar. Diğer yandan toprak yol, çukur, kasist, mazgal gibi durumlar yaşadığınız bir parkur veya güzergahta sürüyorsanız böyle bir durumda yol/yarış bisikleti veya katlanır bisiklet yanlış bir tercih olacaktır. Özellikle yarış bisikletinin jantlarının hassas oluşu, bu bisiklete uygun olmayan yol ve kullanıcı şartlarında sonradan karşınıza çıkacak mekanik arızalar sıkıntı yaşatabilir, ilaveten sürüş konforunuza olumsuz etki edebilir.
Markalara bakacak olursak, hemen her firmanın yol/yarış bisikleti, şehir bisikleti, dağ bisikleti gibi her tarzda bisiklet ürettiği bir dönemdeyiz ve hepsi de gerçekten kaliteli ürünler sunabiliyor sadece katlanır bisiklette bazı markalar sadece bu alanda uzmanlaşmış ve sadece bu tarz bisikletler üretiyor.
Ben yol/yarış bisikleti, katlanır bisiklet de dahil olmak üzere farklı tarzlarda bisikletler kullandım ancak uzun zamandır BIANCHI marka Dağ Bisikleti (MTB) kullanmaktayım. Şehirde bir Dağ Bisikletini tercih etme sebebime gelecek olursak; öncelikle bisikletim ile yaptığım gezilerden ziyade günlük ev-iş sürüşlerimde kullandığım rota gereği, asfalt bisiklet yolunun çok az bir kısmından yararlanabiliyorum, genel anlamda kasistlerin, mazgalların ve ülkemiz yol şartlarının kaçınılmazlarından olan çukurlardan sıklıkla geçiyorum, bu şekilde olan yol şartlarında bana en çok güven veren, dayanıklılık şüphesi yaşatmayan ve en çok konfor sağlayanın Dağ Bisikleti (MTB) olmasıdır. İlaveten mevcut bisikletim V-Fren özelliğine sahip basic bir modeldir, bunu tercih etme sebebim ise arıza-bakım-parça değişim konularında pratik ve masrafsız oluşudur. Açıkcası ben pratik bir yaşam tarzını seviyorum ve işte bu yüzdendir ki markete dahi bisikletimle gidiyorum :)
– Neden bisikletle seyahat ?
Bisikletle seyahat gerçek anlamda bir özgürlüktür.
Ben aslında bisikleti özellikle şehir içinde bir ulaşım aracı olarak görüyorum ve şehir içinde kendi otomobilimi veya toplu ulaşım araçlarını kullanmak yerine bisikletimi tercih ediyorum. Kimi zaman şehir içi olup da, gitmem gereken mesafe 2 saatten fazla sürdüğü de oluyor yine de bisikletten vazgeçemiyorum.
Benim hayatımda bisiklet, uzun turlar, performans içeren parkurlar yerine yoğun ve yorucu şehir içi trafiğinde bir kurtarıcı olarak konumlanıyor. Örneğin şehir içinde, bir trafik lambasını bekleyen uzun kuyruklarda önünüzdeki onlarca arabanın arkasında dakikalarca beklemek yerine, emniyetli bir şekilde uygun alanlardan geçerek, kendinizi en önde bulabiliyorsunuz ya da otomobiliniz ile o yoğun trafiği aşıp, yemek yiyeceğiniz bir mekana gittiğinizde hemen önünde otomobilinize park yeri bulmanın neredeyse imkansız olduğu günümüzde, bisiklet bu sorunu size yaşatmıyor çünkü bir bisikletiniz varsa; istediğiniz yere park eder, park yeri aramazsınız.
– Bisikletle yollarda olmanın avantajları ve dezavantajları neler ?
Bisikleti ulaşım aracı olarak görüyorsanız gerçekten avantajları var. Biz genelde bisikleti hep otomobil ile kıyaslarız. Böyle baktığınızda yakıt masrafı olmaması, vize, sigorta derdi olmaması, çok düşük bir bütçe ile yıllık bakımının yapılabiliyor olması bile başlı başına size avantaj sağlıyor. Kaldı ki benim gibi otomobil kullanmayı sevmeyen bir insan için ise inanılmaz keyifli…
Ulaşım aracı olmanın yanında gezi amaçlı da görebilirsiniz bisikleti, İzmir ölçeğinde baktığınızda körfezi bir uçtan diğer uca birkaç kesinti haricinde tamamen bisiklet yolu ile güvenli şekilde gezebilir, biraz daha içerilere girerek kenti keşfedebilir ve hatta belli bir yere kadar toplu ulaşım araçlarını kullanıp devamında bisikletinizi sürerek yakın ilçeleri de gezebilirsiniz. Ki birçok bisiklet grubu hafta sonları için çok güzel rotalar belirleyip keyif alabileceğiniz harika etkinlikler düzenliyor, bu turlara katılabilirsiniz.
Bisikletle yollarda olmanın tabi ki dezavantajları da var.. Bunların başında ise otomobil sürücülerinin sizi dikkate almaması geliyor. Bu bizim için en korkutucu olanıdır, bisiklet yolunun dışında sürdüğünüz her an, tehlike size eşlik etmiş oluyor. Diğer yandan bisiklet yollarında yayaların yürüyor olması, elektrikli bisikletlerin buradan sürmesi ve hatta motosiklet sürücülerinin bile kimi zaman kullanmaktan geri kalmadığı bisiklet yollarında zaman zaman tehlikeler yaşayabiliyoruz ve tek temennimiz bisiklet yollarımızın da denetlenmesi oluyor. Bana göre diğer bir dezavantaj ise, bisikletinizin mekanik bir arıza yapma olasılığı her zaman vardır ve eğer teknik bilginiz yoksa bu durumda sıkıntı yaşamanız muhtemel… Çoğumuzun başına en basitinden zincir atması ve lastik patlaması gibi durumlar gelmiştir, bunların üstesinden gelebiliyor olmak size kesinlikle avantaj sağlar ve yine de her sürüş öncesi genel bir kontrol mutlaka gerekir.
Bana göre yine bir dezavantaj terleme problemi, eğer hava sıcaklığı belli bir seviyenin üzerindeyse ve gideceğiz mesafe birkaç kilometreden fazlaysa terleme kaçınılmaz oluyor. Bu durumda sürüş sonrası hem sağlığınızı etkilememesi için hem de terleme sonrası ortaya çıkacak görüntüyü önlemek için mutlaka yedek kıyafet bulundurulmalı ve mümkünse bisiklet için uygun kıyafetler tercih edilmelidir.
– Gezmek için bir sponsorunuz var mı ? Yoksa tamamen kendi imkanlarınızla mı geziyorsunuz ?
Şu an herhangi bir sponsor desteği almıyorum, yakın zamana kadar da böyle bir ihtiyacım yoktu ancak son dönemde birkaç konu için görüşmelerim devam ediyor. Ürün testi, uzun süreli kullanım deneyimi, performans ve ömür testi gibi konularda sponsorluk görüşmesi yapabilirim ve bu tür konularda işbirliğine açığım.
Diğer yandan henüz projelendiremediğim ancak kafamda şekillendirmeye başladığım, bisikletle hem lezzet hem de kültür turlarını içeren bir program veya bir köşe yazarlığı şeklinde gezi-kültür dergileri için bir çalışma düşünüyorum. Mesela bunun için hem maddi destek hem de ekipman desteği olarak sponsorluk kabul edebilirim.
– Bugüne kadar bisikletle kaç yer gezdiniz ve en beğendiğiniz yer neresi oldu?
Bugüne kadar birçok kentte bisiklet sürmüşlüğüm vardır, gerek kiralama şeklinde gerekse de konakladığım otellerin hizmetleri içerisinde mutlaka bisikleti ararım ve gittiğimde ilk olarak sorduğum şey; bisiklet imkanı olup olmadığıdır.
Gezdiğim yerler arasında beni en çok heyecanlandıran Sapanca Gölü olmuştur, Marmaris’ in muhteşem doğasında Dağ Bisikleti sürmek ise bambaşka bir deneyimdi. Unutmayın Marmaris’ in denizi kadar, dağları ve dağlarındaki vadileri de cennet gibidir.
– Takipçilerimiz sizi ve deneyimlerinizi nereden takip edebilir ?
Instagram hesabım olan @bisikletli.baba ‘ dan oğlum Çınar ile birlikte gerçekleştirdiğimiz aktiviteleri, bisikletli yaşamı ve bisikletin güzelliklerini takip edebilirsiniz.
İşlerimden vakit buldukça ve keyfimiz yerinde oldukça güzel paylaşımlar yapmaya devam edeceğim.
– Bunların dışında eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Bisiklet gerçekten özgürlüktür ve rüzgarı yüzünüzde hissetmenin güzelliği bambaşkadır, kendinize bir şans verin ve bunu mutlaka deneyin.
Baktınız olmuyor mu, bisikletin ikinci el piyasası da çok hareketlidir, elinizden kolaylıkla çıkarabilirsiniz ama buna gerek kalmayacağına eminim.
Sloganımız; Arabadan İn, Bisiklete Bin!